Tercih döneminin sonu geliyor. ÜniKuir olarak, birkaç ay sonra kampüslere güneş gibi doğacak lubunyalar için pek çok üniversitedeki LGBTİ+ özneden deneyim aktarımları almak için yola koyulduk. Lubunya Tercih Yapıyor (LTY) serisinde, kampüs güvenliğinden barınma sorunlarına, ders içeriklerinden burs imkanlarına, üniversite personelinin tutumlarından şehirdeki koli fırsatlarına kadar pek çok şeyden konuşmaya devam ediyoruz.
Elbette bu seri, tek bir lubunyanın belirli bir dönem içindeki deneyimini kapsıyor. Üniversitenin farklı kampüslerin, farklı bölümlerinden hatta aynı dersi alan lubunyaların tecrübe ettiklerinin dahi birbirinin aksi olabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü hepimizin deneyimi biricik.
Üniversiteli LGBTİ+ olmak hakkında daha çok deneyimi görünür kılmak ümidiyle oluşturduğumuz serinin yirmi dokuzuncu konuğu Balıkesir Üniversitesi’nden Mert.
Mert, Balıkesir Üniversitesi’nde çocukluğundan beri istediği bölüm Turist Rehberliği’nde okuyor. Mert, röportajın hemen başında bir hatırlatma yapıyor: Balıkesir Üniversitesi’nin bulunduğu merkez ilçenin denize kıyısı yok! Balıkesir’i tercih eden pek çok öğrenciyi hayal kırıklığına uğratan bir ayrıntı olduğu için hatırlatma gereği görüyor.
Üniversiteye geldikten sonra kurduğu hayatta güvenli alanlarının çok fazla olduğunu ve kendisine çok şey kattığını söylediği dört yıllık deneyimine rağmen Mert’in üniversitesine dair memnun olmadığı şeyler de az değil. Kampüs hayatı sunmadığını ifade ettiği üniversitesine ulaşımın hayli sorunlu ve pahalı olduğunun altını çiziyor.
Kampüs deneyiminin aksine fakültesinden memnun olduğunu aktaran Mert, üniversite yönetiminin ise siyasi iktidarın yansıması olduğunu aktarıyor. Üniversitesinde bir LGBTİ+ topluluğu olmasa da örgütlendiği Toplum Gönüllüleri Topluluğu’nda lubunya dostu proje ve etkinlikler yaptıklarını anlatan Mert, üniversite baskısını da çeşitli taktiklerle yenmeyi bilmiş.
Mert, Balıkesir Üniversitesi’ni tercih etmeyi düşünen lubunyalara ise şöyle sesleniyor: “Herkesin kendi deneyimi biricik ve özeldir. Sen gel lubunya, geldiğin yeri de kendin gibi güzelleştirirsin.”
Devamı için sözü Mert’e devredelim.
Senin tercih dönemin nasıl geçmişti, oradan başlayalım mı?
Benim tercih dönemim çok da zor geçmedi aslında. Çocukluğumdan beri istediğim bir bölümde okuyorum onun haricinde okul seçimimde ise fazlaca araştırma ile geçti diyebilirim. Lise son sınıfta araştırmalarım başlamıştı, birkaç soruluk anket hazırlayıp istediğim bölümün olduğu bütün okullarda aynı anketi uyguladım. Bu sorular temel açıdan şu konuları içeriyordu: Akademik kadronun yeterliliği, okulda bulunan toplulukların-kulüplerin imkanları, okul ile şehir merkezinin bağlılığı, şehirde yaşayan yerli halkın ekonomisinin neye bağlı olduğu, belediyelerin hangi partiden olduğu, şehrin pahalılık durumları ve en önemlisi jeopolitik konum. Bu konular üzerinden onlarca gün araştırma yaptım, bazı üniversitelerde okuyan kişilere ulaşmaya çalıştım ve onlara danıştım. Son olarak ise 4 sene önce Balıkesir Üniversitesi Turist Rehberliği bölümüne yerleştim.
Balıkesir Üniversitesi’ne gelmeden önce ne umuyordun?
“Canım Egeme Saygımla Geldim” pankartı ile girdiğim bu şehirde tam bir Ege huzurunu bulamadım.
Balıkesir Üniversitesi’ne gelmeden önce okulda daha aktif bir hayat olacağını umuyordum diyebilirim. Birçok şeyi gitmeden önce öğrenmiştim zaten ama hemen hemen bütün arkadaşlarımın umduğu ama bulamadığı bir şey söyleyebilirim: Deniz. Balıkesir hem Ege hem de Marmara denizine kıyısı olan bir şehir lakin çok tuhaf ki şehir merkezinde deniz yok. Bu her ne kadar çok önemli olmasa da öğrencilerin çoğunun hayal kırıklığına uğradığı bir bilgi olabiliyor.
Öyleyse artık üniversite deneyiminden konuşmaya başlayalım. Üniversitene dair memnun olduğun ve olmadığın şeylerden bahsedebilir misin?
Hayata çok fazla pozitif bakıp olduğu yerden mutlu olmaya çalışan ve iyiyi görmeye odaklanan biri olarak birçok şeyden memnunum diyebilirim. Okul için geldiğim bu çatı bana çok şey kattı, 4 yıla birçok deneyim sığdırdım. Arkadaş ortamım ve güvenli alanlarım çok fazlaydı ve bunlar bana iyi geldi.
Olumsuz yönden bakacak olursam “kampüs hayatı” olarak adlandırabileceğimiz o hayal ettiğimiz hayat pek de beni bulmadı, okulu ve kampüsü seven bir öğrenci olmadım maalesef ki. Kampüs içerisinde etkinliklerin yetersizliği, ulaşım sorunu, otobüslerin azlığı ancak öğrencilerin fazlalığı tam manasıyla bir kaos ortamı yaratıyordu her gün. Maalesef ki kampüse ulaşım sadece belediye otobüsü ile oluyordu ve diğer şehirlere göre çok fazla bütçeler ayırmak zorunda kalıyorduk.
Nasıl bir kampüs ortamı sunuyor sence Balıkesir Üniversitesi?
Balıkesir Üniversitesi gündüz sıcak, gergin ve kötü bir aurası olan; gece ise her an bir tepeden inen koyun, keçi, kirpi, domuz görebileceğiniz bir kampüs hayatı sunuyor bizlere. Bu konuda çok da fazla olumlama yapamayacağım maalesef ki. Okulun belirli bir yerinde 5 tane kafe, 1 tane market var onun haricinde yeşil alan olsa da kullanışsız. Bu soru için bence bu kadar cevap yeterli, üzgünüm. Benim için kampüs hayatı pek de iyi deneyimler elde ettiğim bir ortam değildi.
Aldığın eğitim hakkında ne söylersin?
Kampüsün aksine fakülte içi benim için çok iyi oldu her zaman. Derslerimiz bölüm ile alakalı ve birçoğu yeterli kalitede ve değerli idi. Hocalarımızın hepsine dilediğimiz zaman ulaşabiliyor, sohbet edebiliyor, sorularımızı sorup kahvelerini içebiliyorduk. Fakülte içindeki kütüphane çok küçük ve yetersiz olsa da kampüste açılan yeni kütüphane gayet büyük, kapsamlı ve fazlaca kaliteli kaynağa sahip.
Nerede yaşıyorsun, yurtta mı kalıyorsun evde mi? Barınma sorunu yaşadın mı?
Üniversiteye ilk başladığım dönem KYK yurdu çıkmadığı ve şehre geç gittiğimden özel yurtlar dolu olduğu için mecburiyetten dinci bir yurtta kalmak zorunda kaldım. 3 ay oraya tahammül ettikten sonra okul topluluğunda tanıştığım, benim için çok değerli olan bir arkadaşımla eve çıktık ve o günden beri evde kalıyorum.
3 farklı ev arkadaşım oldu hepsini de yakından tanıyordum. Hiçbir kötü deneyimim olmadı lakin pandemiden sonra hepsi mezun oldu. Ben de kedim ile bir eve çıktım hala onunla beraber yaşıyoruz. Balıkesir çok küçük ve yetersiz imkanlara sahip olan bir şehir olduğu için konaklama kısmında maliyeti çok düşük beklerdim lakin maalesef ki şu an metropol şehirlerin deniz gören evlerinin kirası ile denk diyebiliriz. Şehirde asker ve öğrenci çok olduğu için ev sahipleri de nasıl olsa evleri tutulacak diye haksız rekabet uğruna gittikçe pahalandırıyorlar. Bildiğim ve duyduğum kadarıyla özel yurt fiyatları da iç güveysinden hallice diyebilirim.
Burslara erişim imkanların oldu mu? Çalışmak zorunda kaldıysan bir LGBTİ+ olarak iş bulmak güç müydü?
KYK bursu aldım evet ama onun haricinde 4 yıldır çalışıyorum. Ben kendi işimi yaptığım için herhangi bir yerde çalışmak durumunda kalmadım lakin öğrenciler için çalışma imkanları biraz kısıtlı. Öğrencilerin bulunduğu yerde onlarca kafe mevcut ve öğrencilerin çoğu buralarda çalışıyor.
Özellikle bir LGBTİ+ öğrenci olarak kampüs deneyiminden bahseder misin?
Kampüs ve şehir tam olarak lubunyalar için diyemem elbette. Lakin ben fakültemden örnek verecek olursam Turizm Fakültesi diğer fakültelere oranla gayet açık ve rahatça kimliğini ifade edebileceğin bir fakülte diyebilirim. Okulda tanıdığım birçok özne vardı ama spesifik bir ayrımcılığa maruz bırakılma hadisesi anlatamam. Okuldaki hocalarımız da bu konuda çok özverili ve dikkatli oldular daima. Bazı kişi ve gruplar haricinde çok fobik bir kampüs dersem yalan söylemiş olurum.
Biraz daha detaya inersek: Hocalar, akranlarının, okul personelinin ve yönetimin LGBTİ+ öğrencilere ve LGBTİ+ gündemlere yaklaşımları nasıl?
Üniversite yönetimi hakkındaki düşüncelerim ülke yönetimi hakkındaki düşüncelerim ile aynı durumda. Fakültemi yine bu konuda da ayrı tutmak durumunda kalacağım. Dekandan öğretim görevlilerine kadar tek bir kişi haricinde kimse ile sorun yaşamadım diyebilirim. Zannediyorum ki bu Turizm Fakültesi’nin vermiş olduğu bir ayrıcalık. Öğrenciler de gayet açık görüşlü ve özne olmasalar dahi herhangi bir fobiye karşı hak savunuculuğu yapan kişilerdi. Bilemiyorum belki ben hep böyle kişiler ile iletişim kurmuş olabilirim ya da dediğim gibi fakültenin vermiş olduğu bir ayrıcalık olabilir ama bu konuda iyimser, mutlu ve şanslıyım.
Üniversitende LGBTİ+ topluluğu var mı? Okuldaki diğer öğrenci kulüplerini nasıl değerlendiriyorsun? Faaliyetleri lubunyaları kapsıyor mu sence?
Maalesef ki üniversitemizde var olan bir kuir topluluk yok lakin ben 4 yıl boyunca Toplum Gönüllüleri Topluluğu’nda görev alan biri olarak bu alanda en azından proje ve etkinlikler yapabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. 3. Sınıfta bu topluluk çatısı altında Sesimiz Gür isimli bir proje yazıp yürürlüğe sürmüştüm ekip arkadaşlarım ile birlikte çok güzel işler başardık. Yapmak istediğimiz etkinlikleri yapamadığımız, yönetimin izin vermediği zamanlar da oldu lakin onları da biraz değiştirip yine de yaptık. Umuyorum ki bizden sonraki arkadaşlar bizden daha cesaretli ve özverili olur ve çok daha güzel işler başarabilirler.
Bir lubunya olarak, bir kampüs yaratma imkanı verilse sana, nasıl bir yer yapardın orayı?
Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşayabileceğimiz, en temel hakkımız olan eğitim hakkımızı rahatça elde edebileceğimiz, bütün imkanlara kolayca ulaşabileceğimiz bir üniversite yaratmak isterdim.
Kampüs içerisinde sosyal faaliyetlerin olduğu, öğrencilerin dilediği gibi etkinlik ya da eylem yapabildiği dışarıdaki hayattan soyutlanmış bir ütopya hayal ettim bu soruda. Öğrenciler akademik personellerine diledikleri gibi fikirlerini söylesin, yemekhaneye gittikleri zaman vegan yemekler bulabilsin, dersliklerin içerisinde kediler dolaşabilsin ve insanlar güler yüzlü ve mutlu olsun isterdim. Çok da şey istemedim bence yaa. Çok da büyütülecek, çözümü olmayan şeyler değil. Bunun için bir ütopya yaratmaya da pek gerek yok, işini layığı ile yapmak ve biraz da olsa şiir okuyup kedi sevmek yeterli.
Senin üniversiteni tercih etmeyi düşünenlere söylemek istediğin bir şey var mı?
Herkesin kendi deneyimi biricik ve özeldir. Sen gel lubunya, geldiğin yeri de kendin gibi güzelleştirirsin.